Orhan Veli'nin Bazı Fotoğrafları

Orhan Veli'nin Bazı Fotoğrafları

29 Aralık 2011 Perşembe

KİMİN YOLU?


KİMİN YOLU?

Yel değirmeninde ağartmadık bu saçları
Senin yolunda oldu ne olduysa
Türlü sefaletleri
Tatlı bir baş ağrısı gibi gezdirdik omuzlarımızda.
Orhon Murat Arıburnu'nun 1944'te yazdığı Dingili Bozuk şiirinde kimin yolundan gittiğini öğrenmek için, Orhan Veli'nin 1941'de yazdığı Sakal şiirine bakmamız gerek:
Değirmende ağartmadık biz bu sakalı!
"İlhan Berk de bu yolda yürümektedir" dersem, ne dersiniz? Önce şairin Kalem'ine bir bakın:
Mesela bilmiyorum ama bir şiirde
bir kadının ayakları suya değdi değecek şimdi

Yolu bir kenara bırakalım şimdilik ve bu kadının peşinden koşalım biraz:

Bir kadının suya değiyor ayakları;
İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı;
1947'den bu yana ayaklarından deniz eksik olmayan bu kadının kimliğini açıklamaya gerek yok sanırım ama, ısrar ederseniz "o bir Yalnız'dır" diyebilirim ancak. Özdemir Asaf'ın Yalnız'ın Durumları'nda bulabileceğiniz bir Yalnız:
Yalnız'ın
Nesi var, nesi yoksa
Tümü birdenbire'dir
Özdemir Asaf dil bilmez mi de Yalnız ile birdenbire'yi özel isim gibi kullanır? Kitaplarında dizgi hatasına bile tahammül edemeyen şairimiz, bu yüzden Yuvarlak Masa Yayınevi'ni açarak kendi kitaplarını kendisi basmıştır. Bu Yuvarlak Masa'ya oturursak; karşımızda Yalnız olarak Orhan Veli'yi görürüz, masanın üstünde de 1 Nisan 1950 tarihli Yaprak durmaktadır. Üşenmez de dergiye bir göz atarsanız Birdenbire'yi okuyabilirsiniz:
Her şey birdenbire oldu.
Birdenbire vurdu gün ışığı yere;
Gökyüzü birdenbire oldu;
Mavi birdenbire.
Her şey birdenbire oldu;
Birdenbire tütmeye başladı duman topraktan;
Filiz birdenbire oldu, tomurcuk birdenbire.
Yemiş birdenbire oldu.
Birdenbire,
Birdenbire;
Her şey birdenbire oldu.
Kız birdenbire, oğlan birdenbire;
Yollar, kırlar, kediler, insanlar...
Aşk birdenbire oldu.
Sevinç birdenbire.
Siz dergideki bu şiiri okurken, ben de Can Yücel'in kulaklarını çınlatıyorum yuvarlak masada. Birdenbire'lerle doldurduğu mısraların üstüne isim olarak Orhan Veli'yle ismini koyar şairimiz:
Birdenbire gece oluyor
Birdenbire bir genç ölüyor
Birdenbire bir ot bitiyor
Birdenbire otu koparıyor
Faili meçhul bir cinayet
Altından bir gelincik bitiyor
Bitmemecesine birdenbire
Kıpkızıl
Kendinizi dergiye fazla kaptırdıysanız, kafanızı kaldırdığınız zaman Orhan Veli'nin gittiğini göreceksiniz. Sakın şaşırmayın! Bu sefer karşınızdaki adam Cahit Sıtkı Tarancı'dır ve amacı sizi deli etmek değildir.
Gün olur ki ne gökyüzü para eder,
Ne deniz kenarı, ne bağlar bahçeler.
Gün olur ki ne kız ne rakı ne şiir,
Hiçbir şey insanı sarsmaz, kandıramaz;
Her çeşmeden boş döner elindeki tas.
Gün olur ki çıldırmak işten değildir.

Cahit Sıtkı gibi Ayhan Kırdar'ın da amacı deli etmek değildir. Bir Süre İçin adlı şiirini okursanız göreceksiniz:
Bir süre için bu düzen
Bu yeşeren topraktaki sevinç
-Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç-
Bir süre için
Bir süre için de olsa, Vazgeçemediğim'iz bir şeydir dünya:
Deli eder insanı bu dünya;
Bu gece, bu yıldızlar, bu koku,
Bu tepeden tırnağa çiçek açmış ağaç

Eh! toplum içinde kulaktan kulağa konuşmak ayıpmış ama, ne yapalım? Kulağınıza eğilip Özdemir İnce'den de bir kaç mısra okumamın sırasıdır şimdi:
Görünmez olarak düşledim kendimi,
bir masaya, bir pencereye, aynaya dönüştüm
ama gitmedim hiçbir yere,
bir bulut olarak düşledim kendimi
bir avuç yel, bir maşrapa dolusu yağmur
alıp başımı gitmedim ama;
kalmam gereken bu yerde kaldım.
Ne o pek dinlemiyorsunuz? Öyle olsun, siz Yuvarlak Masa'nın üzerini karıştırmaya devam edin. Orada Aile diye bir dergi bulacaksınız. Yıl 1947'dir. Açın sayfalarını açın, açın! Evet, şimdi okuyabilirsiniz:
Gün olur, alır başımı giderim,
Denizden yeni çıkmış ağların kokusunda
Şu ada senin, bu ada benim,
Yelkovan kuşlarının peşi sıra.

Dünyalar vardır, düşünemezsiniz;
Çiçekler gürültüyle açar;
Gürütüyle çıkar duman topraktan.

Hele martılar, hele martılar,
Her bir tüylerinde ayrı telaş!...

Gün olur, başıma kadar mavi;
Gün olur, başıma kadar güneş;
Gün olur, deli gibi...
Sevgili okuyucu; Siz ki onlarca sayfadır Orhan Veli'nin hatırına bana katlandınız, şunu açıklamamda fayda var: Sizi deli etmek isteyen kişi aslında benim. Ben ki yıllardır Orhan Veli delisiyim, "birazcık başardıysam ne mutlu bana" derim. Ödülüm ise Özdemir Asaf'ın Yuvarlak Masa'sının üzerinde bulunan ve Benden Sonra Mutluluk adlı kitabının sayfaları arasında unutulan şu dizelerdir:
Sait Faik senin kalbin
"Benim kalbim bir gemidir,
Anadolu Hisarı önünde demirlidir"
Orhan Veli senin kalbin

İki yanı candarmalı Bayramoğlu'dur.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder